Yagın Kaygı Bozukluğu

Kaygı yazı serimizin üçüncüsünün konusu yaygın kaygı bozukluğu. Toplumda sosyal fobi, panik atak gibi kaygı bozuklukları daha çok bilinmektedir. Ancak yaygın kaygı bozukluğu kaygı bozuklukları arasında en az bilinenlerden olsa da oldukça sık görülür. Genellenmiş kaygı olarak da karşımıza çıkabilen bu bozukluk adından da tahmin yürütülebileceği üzere hayatın birçok alanına yayılmış, genellenmiş bir kaygı ile karakterizedir. Sosyal fobide kaygı duyulan şey sosyal ortamlar; fobilerde hayvanlar, doğa ya da spesifik durumlar ya da nesnelerken yaygın kaygıda belirli bir nesne ya da durum söz konusu değildir.

Yaygın kaygı bozukluğu nedir?

Yaygın kaygı bozukluğuna sahip bireyler sürekli bir gerginlik ve endişe hali içindedirler. Kaygılar sıklıkla aşırı, kontrol edilemez ve hayat kalitesini düşürücü hale gelir. Genellikle sağlık, gelecek, ilişkiler, kendisinin ya da sevdiklerinin başına bir şey gelme ihtimali ve maddi durum gibi konularda uzun süreli ve yoğun endişeler yaşarlar. Bu konular hakkında kaygılanmak normal olabilir ancak yaygın kaygı bozukluğu olan kişiler için bu kaygı hiç bitmez ve sürekli farklı konulara yönelir. Çocuğunu arayıp ulaşamadığında başına bir şey geldiği düşüncesi ile ciddi bir kaygı yaşayan ebeveyn, eşi işte problemler yaşadı diye işten atılacağını ve gelecekte maddi anlamda ciddi güçlükler yaşayacaklarını düşünen kişi, sevgilisi doğum gününü unuttu diye sevgilisinin kendisini sevmediğini ve ayrılacaklarını düşünen kişi yaygın kaygı bozukluğu yaşıyor olabilir. “E buna benzer endişeleri ben de yaşıyorum. Bende yaygın kaygı bozukluğu mu var?” demeniz bu noktada çok muhtemel. Hepimiz bazen gelecek hakkında kaygılanırız. İşler yolunda gitmediğinde içimizde huzursuzluk olur. Ancak, eğer kaygı sizin yaşamınızda ciddi bir rutin haline geldiyse, kaygılı anlarınız rahat anlarınızdan fazlaysa, sürekli tetikteyseniz ve bu durumlar işlevselliğinizi bozuyorsa, yaygın kaygı bozukluğu yaşıyor olabilirsiniz.

Neden Olur?

Yaygın Kaygı bozukluğunun tek bir nedeni yoktur, ancak bazı faktörler riski artırabilir:

  • Çocukluk döneminde ya da şimdiki zamanda tehlikeli durumlara maruz kalmak bireylerin kaygıya daha yatkın olmalarına neden olabilir.
  • Aşırı korumacı ebeveynler bireylerin baş edebilme yeteneği geliştirememesine, dolayısıyla olası olumsuz durumlar ile ilgili kaygı yaşamalarına neden olabilir.
  • Belirsiz, stresli ve güvensiz yaşam koşullarına sahip olmak
  • Aşırı tehdit algısı
  • Belirsizliğe tahammülün düşük olması
  • Mükemmeliyetçi ve hataya tahammülü olmayan bir kişiliğe sahip olmak
  • Genetik yatkınlık

Patolojik Kaygıyı Nasıl Ayırt Edebiliriz?

Kaygının normal olup olmadığını anlamanın birkaç yolu var. Eğer:

✔ Eğer bu tür düşünceler sürekli zihninizi meşgul ediyorsa, küçük şeyler bile sizi kaygılandırıyor ve rahatlamanıza izin vermiyorsa,

✔ Sürekli kaygılı hissediyorsanız ve kaygılarınızın mantıklı olmadığını bilmenize rağmen durduramıyorsanız,
✔ Kaygınız günlük işlerinizi ve sosyal hayatınızı olumsuz etkiliyorsa,
✔ Vücudunuzda fiziksel belirtiler yaşıyorsanız (kas gerginliği, çabuk yorulma, çabuk öfkelenme, uyku bozukluğu, çarpıntı, odaklanmada güçlük),
✔ Dikkatinizi toplamakta zorlanıyorsanız, kaygınız patolojik hale gelmiş olabilir.

Başa Çıkmak İçin Neler Yapabilirsiniz?

✔ Düşüncelerinizi sorgulayın: Kaygılarınız gerçekçi mi? Gerçekten bu kadar kötü bir senaryo olasılığı var mı?
✔ Gevşeme teknikleri kullanın: Nefes ve gevşeme egzersizleri, meditasyon veya yürüyüş yapmak kaygıyı hafifletebilir.
✔ Belirsizliği kabul edin: Hayatı tamamen kontrol edemezsiniz. Her olasılığı düşünerek geleceği yönetmeye çalışmak sadece zihinsel yorgunluk getirir. Daha kaliteli bir yaşama sahip olmanızı sağlamaz.
✔ Profesyonel destek alın: Eğer kaygınız hayatınızı ciddi anlamda etkiliyorsa, bir uzmandan destek almak en sağlıklı adımdır. Gerektiğinde ilaç tedavisine başvurmak işinizi kolaylaştırabilir. Kaygı hayatın bir parçasıdır, ancak kontrolü ele geçirip sizi yönetmesine izin vermemek sizin elinizdedir. Kaygıyı tanıyıp onunla baş etmeyi öğrendiğinizde yaşam kaliteniz ciddi anlamda artacaktır.

Bu derece yoğun bir kaygı ile yaşamak zorunda olmadığınızı, bundan kurtulabileceğinizi unutmayın.

Psikolog Dr. Derya Gürcan Yıldırım – Ankara